Ginkgo Biloba dünyada 150 milyon yıl öncesine kadar yaşadığı sanılan eski bir bitki grubunun tek hayatta kalan üyesi olarak tanımlanmaktadır. İnsanlık tarihinin çok erken dönemlerinde dahi var olan ağaçların başında gelmesinin yanı sıra uzun dönemler insanlar tarafından yetiştirilmiştir. Ginkgo Biloba'nın kullanılması M.Ö. 2600'lü yıllara kadar uzanmaktadır. Ginkgo Biloba kullanan ilk medeniyetlerden biri Eski Çin'dir (1). Çinliler eski dönemlerde Ginkgo fıstıklarını yaygın olarak tüketmekte ve Ginkgo Biloba çayı içmekteydiler. Ginkgo Biloba çayı kullananlar arasında ilk sırada Çinliler gelse de sonraları bu bitki Avrupa’da da yaygınlaşmaya başlanmıştır. Engelbert Kaempfer, 1600'lü yılların sonlarında Ginkgo Bilobayı keşfeden ilk Avrupalıydı. 1771 yılı sonunda Linnaeus, Ginkgo Biloba ağacını kayıtlara geçirdi. 1784 yılında Ginkgo biloba Amerika'ya, William Hamilton’ın bahçesine getirildi. Ginkgo Biloba, yelpaze şeklinde yaprakları olan büyük bir ağaçtır. Çin, Japonya ve Kore dahil olmak üzere Asya'nın bitki örtüsünde olmasına rağmen, 1730'dan beri Avrupa'da, ABD'de ise 1784'ten beri yetiştirilmiştir. Ginkgo Biloba'nın diğer kullanımlarının listesi çok uzundur. Bunun nedeni, bu bitkinin bu kadar uzun zamandır var olması olabilir. Ginkgo Biloba, dünyadaki en uzun yaşayan ağaç türlerinden biridir. Ginkgo Biloba ağaçları bin yıl kadar yaşayabilir. Oldukça güçlü bir antioksidan olan "gingko biloba", beyin sağlığı başta olmak üzere pek çok alanda fayda sağlamaktadır. Antioksidan özelliği sayesinde serbest radikallerin azalmasına yardımcı olan gingko biloba, bu sayede birçok olası hasarın önüne geçilmesine yardımcı olur